zordur denmiş. zor kelimesinin tüm anlamlarını düşünüp, binle çarpmak gibidir.
içini açmışlar böyle, bakmışlar yapılacak bir şey kalmamış, kapatmışlar, gibi düşün. içinde neşter unutmuşlar üstelik.
çok seviyorsunuz ve sizi sevmiyor. çok belli bu üstelik. şey diyor mesela "ya ben seni arkadaş olarak seviyorum" diyor, "çok iyi birisisin" diyor, "bana yine de şiir yazmaya devam eder misin" diyor. seni sevmiyorum dese daha iyi gibi ama bu başka bir mesele.
sizi sevmiyor. buraya kadar tamam mıyız, ben değilim çünkü.
şimdi bunu kabulleneceğiz. kolumuza nikotin bantları yerine içimize kor ateş bantları takarak başlayalım.
canımız ne kadar yanacaksa o kadar yanacak. anlamlar çıkaracağız. "ya o çocuğu da sevmiyor aslında", "aslında kafası karışık beni seviyor" gibi yerlerden geçeceğiz birlikte.
sonra bir his gelecek, ne yaparsak yapalım bizi sevmeyeceği hissi. kırılma noktası. kırıkların kalbe battığı an. kendinde hata aramaya, öyle yapmasaydım böyle yapsaydım, öyle birisi olmasaydım böyle birisi olsaydım demeye başladığımız an. öyle böyle anı denir buna bilimde (uydur uydur ipe diz)
insan kendine çok kızabilir, insan kendi yanağını uzanıp öpemez ama insan kendi yanağına tokat atabilir mesela. ama insan anlar, sonunda anlar, değiştiremeyeceğini anlayınca, kabullenir. kabullenince sönümlenir, içi şevki kırılır, küser. sevmekten vazgeçmeyenlere saygı kuşağı tabii. zordur ama. sevilmediğini bilerek sevmek ben acının hastasınım demektir.
bizi sevecek başka birisi var mı diye kalbimizin bizden habersiz bakınmaya başladığı an gelir sonra. öyle oluyor çünkü. insan başka türlü nasıl yaşasın. üzülmeyin. siz iyi birisisiniz, bu hayat kötü.
kabullenmeyip ne yapacaksın abi, adonis kası bile var diyorlar adamın. (adonis; kas tanrısı)
K.A ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder